Social Icons

29 Aralık 2017 Cuma

Ufak Tefek Cinayetler üzerine Ufak Tefek Güzellemeler


Biz bu diziyi neden çok sevdik? Reklam aralarıyla beraber 3 saat süren Türk dizilerinden bayıp kendimizi HBO ve Netflix’in kollarına bırakan ‘’genel izleyici’’ kadrosu olarak biz bu dizide ne bulduk da bu kadar çok sevdik acaba?

Salı akşamları Star TV ekralarında çıkan Ufak Tefek Cinayetler dizisinin müptelası olduk bir şekilde. ‘’Ayy aynı beni anlatıyor’’ diyeceğimiz hiçbir karakter yok, ‘’hayatımın aynası yeminlen’’ diyeceğimiz bir ortaklık da kuramıyoruz. Ama fena halde sardık bu diziye. Evet tamam, her 3 Türk kadınından 8 inin hayranı olduğu Mert Fırat’ın kadroda yer alması da etken olabilir ama yeterli değil. Sonuçta Khal Drogo öldükten sonra GOT izlemeye devam eden insanlarız biz.
Bu dizide neyi farklı bulduğumuzun ufak bir analizini yaptım kendimce: 



11-  Bir kere çoğu Türk dizisinden farklı  olarak diziyi izlerken tek derdimiz esas oğlanla esas kızın kavuşması değil. İzleyicinin derdi olmadığı gibi, diğer oyuncuların da meselesi bu değil. Son dönem Türk dizilerinde görmeye alıştığımız esas oğlan-esas kız haricindeki tüm diğer oyuncuların tek derdi onları ya kavuşturmak ya da ayırmak maalesef. Bu dizide herkesin kendine göre ayrı dertleri var.  Aldatılan kadını da (Arzu), kocasını elinde tutmaya çalışan kadına da (Pelin), pilates topuyla zengin koca avına çıkan ablamızı da (Burcu) esas kızımızın  dertleri kadar izliyoruz dizide.




22- Yüzü güzel, vücudu kaslı diye kamera karşısına çıkartılmış oyunculardan oluşmuyor dizinin kadrosu. Hepsi geçmiş projelerinde rüşdünü ispatlamış ve başarılı işlere imza atmış oyuncular.



33- Gerçek aşkı bulmak için garson, şoför, asistan olmamız şart değil kızlar. Çünkü artık hayatımıza OYA var!  Dizimizin esas kızı. Yaşadığı çocukluk travmalarına rağmen gitmiş, okumuş çok başarılı bir doktor olmuş. Nereden baksanız 6 sene Tıp okuyup, üstüne TUS’u kazanmış, uzmanlığını yapıp jinekolog olmuş. E haliyle yurdumun kim bilir hangi uzak şehrinde mecburi hizmetini de tamamlamıştır hanım kızımız. Muayenehanesi de yol geçen hanı gibi tıkır tıkır işliyor . Kendi ayakları üstünde duran, yardımsever, iyi kalpli güçlü bir kadın figürü Oya. Üstelik öyle alışık olduğumuz  üzere tüm sosyal çevresini karşısına alarak aşkına sahip çıkacak aşırı zengin ve bir o kadar da romantik beyaz atlı prensi bekleyen saf ve ezik kadın profili değil. Kimseyi beklediği falan yok. Sporunu yapan, kendine bakan, sağlığına dikkat eden kariyer sahibi pek muhterem bir hanımefendi kendileri. Türk dizilerinde başarılı iş kadınlarının, güzel sekreterlere kumpaslar kuran kötü kalpli profiller olmalarına o kadar alıştık ki, Oya bize umut oldu adeta. İyi ki varsın Oya😊



44- Genellikle Türk dizilerinde nihai amacın esas oğlanla esas kızın kavuşması olması evlilikle biten mutlu sonu beklemeye itiyor bizi..  Masalsı aşıklar bir evlenseler tüm dertler son bulacak inancı oluşuyor biz izleyicilerde. 100. bölüme kadar sabırla mutlu bir gelin olmasını bekliyoruz esas kızımızın. Ufak Tefek Cinayetler’deki  ana karakterlerin çoğu evli. Ve gerçekte de olduğu gibi asıl dertleri evlendikten sonra başlamış bu çiftlerin.


55- Klasik Türk dizilerinden farklı olarak karakter çatışmaları sosyal ya da ekonomik sınıf farkı üzerinden yapılmıyor. Zengin oğlan fakir kız yok. Gözümüz yok, Allah daha çok versin, bu dizide herkes zengin. Zaten bu yüzden gerçekçi. Gerçek hayatta herkes kendi sosyal ve ekonomik sınıfından insanlarla beraber oluyor (maalesef ama gerçek bu). Zengin oğlanın ailesini karşısına alarak garson kıza aşık olduğu kaç örnek gördünüz çevrenizde allasen..



66- Bu da benim en sevdiğim.. Dizideki ana hikaye kadınlar arasında geçiyor. İyi kalplisi de kadın, şeytana pabucunu ters giydiren de. Erkekler bu dizide ufaktan arka planda. Öyle aşırı zengin, bir o kadar sadık ve bir hayli romantik heykel gibi abiler ve onların gölgesinde kalmaya hevesli saftirik kızlar yok bu dizide. Hepsi de kadın, hepsi de pek bir dişli maşallah. Tavrına kurban olalım o kadınların😊


77-  Pek çok kişi benim gibi hikayenin antagonisti olan Merve’ye hayrandır eminim.  O kadar masum ve güzel yüzü olmasına rağmen kötü kalpli kadını canlandırması çok alışık olduğumuz bir şey değil Türk dizilerinde. Sanki her an bir şirinlik yapacak da, yaptıklarını unutturacakmış gibi bir hali var Merve'nin. Yapmacık şeytani bakışlar atarak, sinsi sinsi gülücükler saçarak vermiyor karakterin ruhunu. Kötülüğü de , fettanlığı  da insani duruyor üzerinde. Türk sinemasının Erol Taş’ı gibi değil. Cazibe karakterinde ne kadar sevdiysek, Merve olarak da o kadar ürküyoruz kendisinden.





Kusurları, eksiklikleri, klişeleri yok mu dizinin? Elbette var. Ama kabul edelim ki  rakiplerine göre sıradışı bir proje. Ufak Tefek kusurları oluversin o kadarcık da.